Bilim Meraklılarına, Açık Kaynak….

Bilim Meraklılarına, Açık Kaynak….

Bilimin tanımını yaparak elbette bu yazıma başlamayacağım. Ben bilimin insan ilgisini çeken boyutundan gireceğim. Bilime meraklı kişiler genellikle bilimin tatlı yanına hastadır. Ancak işin matematiksel ve teorik kısmına girince bütün bu sevgileri yıkılır. Veya astronomiye meraklıysanız, gökyüzünü gözlemleme sevginiz yüksek donanım fiyatlarını görünce (hele de şu mali şartlarda) bir iç burukluğu olarak kalabilir.

Başta biraz kendi hayatımda açık kaynak ne yaptı ondan bahsedeceğim. Bu kısmı atlamak için bir sonraki başlığa (Bilimde Açık Kaynak) direk kaydırın efendim. Yok dinlerim derseniz iyi okumalar. Ben devam ediyorum.

Özbakış

Hayatıma yönelik belki de en büyük dönüm noktalarımdan birisi bilime olan merakıma su dökebilecek yazılımları keşfetmem ile olmuştur. 2008’den 2011’e kadar Bilim Çocuk, 2011’den 2017’ye kadar her ay başucumda bir Bilim Teknik dergisi bulunurdu. Okurdum, okurdum, yeniden okurdum. Bilime olan ilgim her ne kadar bilişime yönelse de zamanında, benim için bilimsel çalışmalar, evrene dair makaleler, yaşama dair neredeyse her şey bu dönemlerde ilgi verici olmuştu. Astronomi de öyle. Henüz ışık kirliliği bu denli yükselmeden önce her gece gökyüzünde yıldızları gözlemler ve milyarlarca yıl öteden gelen ışıkların şu an nasıl olduklarını tahayyül etmeye çalışırdım. Benim yaşımdaki birisi için oldukça şanslıyım da. 2112’de bir sonrakisi gerçekleşecek olan Venüs geçişini dahi gözlemleyebildim (Bilim Tekniğin verdiği kıytırık kağıt gözlem gözlüğü ile). İşte bu dönemde benim için bilime dair en ufak kırıntı bile o kadar etkilemeye yetiyordu.

Daha liseye gitmeden önce Linux ile tanışmam da bu sebeple oldu. Veya Pardus 2011 ile diyeyim. O dönemde bir makalede Stellarium isimli bir aracın Pardus 2011 isminde ülkemize ait bir işletim sistemine nasıl kurulduğunu okumuş ve “Ne!! Ülkemizin işletim sistemi mi var?” diyerek Pardus ile tanışmış ve şu an bir bilgisayar mühendisi olmaya giden yola yine bilim sayesinde atılmıştım.

Liseye gidince işler biraz çığrından çıkacak gibi oldu diyebilirim. Müthiş matematik ilgim ve sevgim, bir anda günde 500 soru çözeceksiniz diyen ve sadece problem çözerek ilerleyen bir gulyabani tarafından yerle bir edildi (Allah’tan 10. sınıftan 12. sınıfın sonuna kadar derslerime giren Selim hocam o ilgiyi yeniden kazanmama yardımcı oldu). Biyoloji merakım, palme kitaplarını ezbere okuyarak deftere ayni ile yazdıran birileri, Fizik aşkım ise daha kuvvet ve tork konularında sürtünmeyi, merkezcil ivmeyi anlatamayan ve çoğu soruyu çözemeyip “Rakamlar yanlış verilmiş yav!” diyerek hem sayı ile rakamın arasındaki farkı bilmeyen, hem de bütün bunlara rağmen üniversiteyi kazanmanız için günde falanca kadar soru çözeceksiniz diyen ezberci kişiler tarafından yerle yeksan edildi.

Azıcık kitap okumasına olan aşkımı ise bütün 12. sınıfsın sen şöyle yap dayatmalarına rağmen kütüphaneden 3 günde bir yeni kitap alıp, Jules Verne kitaplığını bitirmem ve Tübitak Bilim Yayınlarına doğru da göz kırpmam ile az da olsa ayakta kaldı.

Sonrasında üniversiteye gittim tabi. Ve tabi ki de Fen Lisesi hocalarımdan beklenilen performansı vermeden yani tıp kazanmadan gitmiştim. Tabi ki bu aralıkta bilim merakım, matematik sevgim ve neredeyse kitap okuma aşkım dahi feci derece yıpranmıştı. Şanslıyım. Kazandığım üniversiteyi çoğu insan beğenmese de şanslıyım ki gerçekten iyi bir İngilizce eğitimi alarak 1 sene hazırlıkta “zaman kaybettim”. (benim girdiğim dönem açısından kendimi yetişmiş hissediyorum.) Yaşıtlarım Tıpta 2. sınıfa giderken ben 1. sınıfa yeni geçmiştim. Kendi özelimde üniversiteyi seçerken İngilizce eğitiminin en büyük kriterim oluşu çoğu kişi tarafından yadırganmıştı ve şimdi de aldığım eğitim hiçmişçesine görülüyordu. (tabi ki dil sınavına girerken kitap tavsiyesi istemek için elime düşene kadar ki o da ayrı bir güzel anımdır)

En az dili ana dili kadar iyi bilmek (translate kullanmayı öğrenmekten bahsetmiyorum) ve bilim merakı araştırma aşkına sahip birisiyseniz, emin olun tek derdi tıp okuyun sağlıkçı olun olan ezberci zihniyet sizi kemirecektir. Beni de kemirdi ve ayakta tutan tek şey açık kaynak oldu diyebilir.


Bilim ve Açık Kaynak

Açık kaynak veya özgür kaynak temelde kaynak kodları tamamiyle kamuya açık olan, herkes tarafından özgürce düzenlenebilen, okunabilen ve kullanılabilen yazılımlara denilir. Açık kaynak içeresinde ise şu felsefede insanlar var: tamamiyle kamuya mal olan ve insanlığın gelişmesi için yazılım yapma amacını gaye edinmek. Peki bilim ne için yapılmakta: evreni daha iyi anlayarak evrene, insanı geliştirmek ve medeniyeti ihya etmek.

Açık kaynak yazılıma bu açıdan bakılınca bilim gibi ve hatta bilgisayar bilimi olarak 90’lardan sonra hayatımıza sıklıkla giren olgunun ise tek yüklenicisi niteliğinde benim için. Bilimde bence esas olan olan iki madde bulunmaktadır. Ve bu maddeler de açık kaynak ile sıkı sıkıya bir aradadır, bunlar:

Bu açıdan baktığımızda bilimsel araştırmalar ve açık kaynak projeler aynı şekilde insanlığa hizmet etmektedir. Ve hatta açık kaynak bazı yazılım ve donanımlar bilimsel çalışmalarda kullanılmaktadır. Arduino bu konudaki en basit örnektir.

İşim kendimce felsefik olan kısmını anlattığıma göre bir sonraki anlatacağım noktaya geçebilirim.

Bilim Meraklıları için Açık Kaynak Yazılımlar

Bu aşamada direk bilimsel yazılımları listelemek mantıksız geliyor. Kim ne yapsın NASA’nın orbit simulasyonunu veya açık kaynak gökada kataloglarını. Ancak meraklıları için şöyle basit bir bilimsel yazılım kataloğu vereceğim. Tamamiyle şahsi olarak beğendiğim 3–5 yazılım içeren bir liste.

Stellarium

Benim için hep ilklerin programıdır kendisi. Gökyüzü gözlemi için bundan daha iyisini bulamazsınız. Gökyüzündeki yıldızları gökadaları, bulunduğunuz konuma göre ve zamana göre görebilir, resmen bir dijital teleskop gibi kullanabilirsiniz. Dahası hem bilgisayar için hem mobil için dağıtılan bir yazılım. Ayrıca web sürümü de olmalı.

Stellarium Astronomy Software Stellarium is a free open source planetarium for your computer. It shows a realistic sky in 3D, just like what you see…_stellarium.org

Celestia

Yine gökyüzünden gidiyorum. Pardus 2011 dönemlerinde aşık olduğum bir yazılımdır kendisi. Gerçek zamanlı bir uzak simulasyonudur Celestia. Gerek ışık hızı ile hareket ederek ışık hızının uzayın devasa boşluğunda hareket etmek için ne kadar da yavaş olduğunu kendiniz gözlemleyebilir, gerekse pek çok gözlem sonucunda elde edilmiş gezegen ve gökadalarını hatta bazı çok ufak gökcisimlerini 3 boyutlu olarak inceleyebilirsiniz. Ve hatta zamanda hareket edip eski orbitlerini dahi gözlemlenize imkan sağlayan muhteşem bir gerçek zamanlı gökyüzü simulasyonudur Celestia.

Celestia The free space simulation that lets you explore our universe in three dimensions. Celestia runs on Windows, Linux…_celestia.space

Avogadro

Vahap hoca tarafından öldürülmeden önce kimyaya ilgi duymama sebep olan yazılımdır kendisi. Sürükle bırak yaparak kimyasal moleküller oluşturabildiğimiz bir molekül editörü. Ancak bir çocuğun elinde saçma sapan şekiller üretebileceği ve ulan bütün tanecikler yuvarlaksa kare nasıl var oluyor sorusuna cevap aramaya başlayacağı (evet gerçekten ben bunu demiştim) güzel bir program. Tam böyle düğmelere dokunarak saçma sapan şeyler yaptığım sonra da vooooaaaa diye sesler çıkarttığım bir yazılımdı.

Avogadro - Free cross-platform molecular editor Avogadro is an advanced molecule editor and visualizer designed for cross-platform use in computational chemistry…_avogadro.cc

Marble

Açık kaynak demiştik. Marble’den daha çok kullandığım yazılım tabi ki Google Earth. Ancak Google Earth’i tanımadan önce Pardus ile tanıdığım ilk yazılım da Marble. Tabi benim dönemlerimde daha çok bir küreden ibaret yazılımdı. Çoğunlukla uydu görüntülerine sahip değildi. Sadece her haritada bulunan yer şekilleri ve bunlara ait bazen detaylar yer alan güzel bir yazılımdı. Bugün araştırırken şöyle ana sayfasına bakınca, vay be iyi gelişmiş dedirtti kendine.

Marble


Benim çocukken bilime olan aşkımın şans eseri Pardus’ta uğraşırken yüklediğim programlarla iyice körüklenmesini sağlayan yazılımlardı. En çok stellarium tabi ki. Zaman geçti, her şey farklı bir yola girdi (Pardus projesi de) ancak geriye dönüp baktığımda bunların hepsi kendimi bu yola itmeme sebep veren şeyler olarak görüyorum. Belki ben de bir merak ile araştırıp bunları öğrenmeseydim şu an günde bilmem kaç yüz soru çözüp tıpa giden kişilerle beraber tıp okuyacaktım. Kim bilir belki de mühendisliğe ilgim olduğunu seneler sonra keşfedecektim ve olan sadece kaybettiğim yıllarıma olacaktı.

Bu kadar…